Bu hafta Açık Bilinç'te, digital para hakkında temel kavramlardan geleceğe dair sorulara kadar pek çok şeyi konuşacağımız iki haftalık bir dizinin ilk bölümünde Cemil Şinasi Türün konuğumuzdu. Bu programı temel sorulara ayırdık: Dijital para ne zaman ve nasıl "yoktan var oldu" ve değer kazandı? Blockchain nedir, merkezi denetimi nasıl kırabilir? Bitcoin bir tür "sanal altın" olarak görülebilir mi, güvenliği var mıdır, madenciliği nasıl yapılır? Haftaya yine aynı konuğumuzla aynı konunun farklı boyutlarını konuşmaya devam edeceğiz.
Dijital ekonomi, dijital para, cripto para birimleri, Blockchain teknolojisi alanında çalışan sosyal teknoloji girişimcisi Cemil Türün'ün ilgili makalelerine ulaşmak için tıklayın.
Geçmiş programlarda zaman zaman dijital dünyada veri madenciliği uygulamaları, seçim kampanyaları, özel hayat ve dijital ayak izlerimiz gibi konuları ele almıştık: Açık Bilinç'te Veri Madenciliği
Açık Bilinç'te bu hafta başladığımız iki programlık bir seri boyunca da bilgisayar teknolojileri sayesinde ortaya çıkan Blockchain uygulamalarını, Bitcoin ve türevlerinin doğuşunu, dijital paranın kullanılabilirliğini ve analog paranın yerini alması ihtimalinin ekonomik ve siyasi sonuçlarını tartışacağız.
Önce, dijital paranın doğuşuna bakalım. Buradaki motivasyonların bir kısmı, insanlık tarihinde analog paranın ortaya çıkışıyla benzerlikler içeriyor. Fakat ilk dijital para olan Bitcoin'i tasarlayanların, paranın merkezi denetimine karşı çıkan farklı bir vizyonları var.
31 Ekim 2008'de, kriptoloji (şifreleme) üzerine çalışan bilgisayar yazılımcılarının tartışma listesine, Satoshi Nakamoto adında bir kullanıcıdan bir mesaj geliyor. Nakamoto, Ağustos 2008'de kurduğu http://bitcoin.org sitesine, yeni yazdığı bir makaleyi yüklediğini söylüyor.
Nakamoto, bu makalede, bir süredir üzerinde çalıştığı bir bilgisayar sistemini tamamladığını, bu sistem sayesinde herhangi iki kişi arasında para transferi gibi finansal işlemlerinin bankalar gibi üçüncü taraflara gerek kalmadan yapılabileceğini haber veriyor.
Kaynak: https://bitcoin.org/bitcoin.pdf
Nakamoto'nun tasarladığı sistemde, her dijital para (coin), uzun bir rakam dizisinden, kendi ifadesiyle bir "dijital imzalar zinciri"nden ibaret.
Her finansal işlemin kaydı, sistemi kullanan bütün kullanıcılar tarafından paylaşılan ve sürekli olarak güncellenen, dolayısıyla tek bir kişi tarafından değiştirilmesi mümkün olmayan bir "dijital hesap defteri"nde tutulacak. Blok-zinciri mekanizması da, temel olarak, bu.
Nakamoto, Ekim 2008'de haberini verdiği bilgisayar sistemini Ocak 2009'da hayata geçiriyor ve yazılım kodunu herkesin erişebileceği şekilde SourceForge sitesine yükleyerek kamuya açık hale getiriyor. Bitcoin böylece doğuyor.
Nakamoto'nun sisteminin ürettiği ve işlemlerinin kaydı Blockchain mekanizmasıyla tutulan Bitcoin, ilk yıllarında hiç bir değere sahip değil. Matbaaya gidip kendi tasarladığınız banknotları bastırsanız, adına da para deseniz, o kağıt parçalarının hiç bir değerinin olmayacağı gibi.
Fakat zaman içinde, Nakamoto'nun sistemini kullananların sayısı arttıkça, tarihte kullanılan ilk altın-gümüş sikkelerin aksine hiç bir değerli öz-niteliği olmayan bu sayı dizileri, değer kazanmaya başlıyor.
2009'da ilk yılını neredeyse sıfır değerle geçiren Bitcoin, 2010'da oynak bir seyir izleyerek10 cent, 2011'deyse 1 dolar değerine ulaşıyor. 10 yıl önce var olmayan bu dijital para birimi, Aralık 2017'de 20 bin dolara yaklaştıktan sonra, bugünlerde 8 bin dolar civarında değere sahip.
Nakamoto, sistemin kurucusu olmakla birlikte sahibi değil; zaten sistemin çalışması, tek bir kişiye değil bir kullanıcı topluluğunun olmasına bağlı. 2010 ortasında ortadan kaybolan Nakamoto'dan bir daha ses çıkmıyor.
Satoshi Nakamoto isminin altında kimin ya da kimlerin olduğu belli değil. Rivayet muhtelif; Nakamoto'nun aslında Elon Musk olduğunu iddia edenler bile var. Fakat kurulmuş olan sistem, büyük ölçüde kendi başına işlemeye devam ediyor.
Dijital para, internet ve bilgisayarlar olmadan, var olamazdı. Bilgisayarların ilk dönemlerinde de var olamazdı. Blockchain sistemini ve Bitcoin'i mümkün kılan, "peer-to-peer" denilen şebeke mimarisi ve kriptoloji (şifreleme) alanında gerçekleşen yenilikler oldu.
Şifreleme teknikleri,işlem kayıtlarının Blockchain ile "dijital hesap defteri"nde tutulması ve sahtekarlığa izin vermeyecek şekilde paylaşılmasını mümkün kıldı. "Peer-to-Peer" mimarisi ise, arada merkezi bir odak olmadan, kullanıcıların "dağınık" bir şebeke içinde yer alabilmelerini sağladı.
Nakamoto da zaten, sistemini anlattığı makalesinde, temel amacının, merkezde yer alan bankalar gibi üçüncü kurumlara gerek kalmadan, iki kişi arasında "peer-to-peer" (kişiden-kişiye) doğrudan işlemler yapılabilmesini sağlamak olduğunu yazmıştı.
Nakamoto'nun, dijital paranın analog paranın yerine geçeceği gelecek vizyonu, bankaları ve finans kuruluşlarını saf dışı bırakacak, bu anlamda kapitalist sistemi de kökünden sarsacak devrimci bir anlayış gibi görülebilir. Ama herkes bu kanıda değil.
"Dijital para, cesur yeni dünyanın öncüsü mü, patlamak üzere olan bir balon mu?" Burada, yeni teknolojilerle kaçınılmaz olarak dönüşmekte olan dijital dünyanın geleceğiyle ilgili "yarın Bitcoin'in değeri artacak mı, azalacak mı?" sorusundan çok daha önemli ve derin bir soru var.
Dijital paranın geleceği, enerji tüketimi ve iklime etkisi, kapitalist sistemle ilişkisi ve siyasi sonuçları gibi konuları, haftaya Bitcoin serisinin 2.programında, yine Cemil Türün ile ele alacağız.
Cemil Türün'ün ilgili makalelerine ulaşmak için tıklayın.